Share

Fasulye yetiştiriciliği ve bakımı

Daria · 06.06.2025.

Fasulye yetiştiriciliği, bahçıvanlık dünyasında hem yeni başlayanlar hem de deneyimli çiftçiler için son derece tatmin edici bir süreçtir. Bu bitki, doğru koşullar sağlandığında bol verim sunan, besleyici ve çok yönlü bir sebzedir. Başarılı bir hasat elde etmek, toprak hazırlığından başlayarak, ekim, sulama, gübreleme ve zararlılarla mücadeleye kadar uzanan bir dizi özenli bakım adımını gerektirir. Bu süreçte bitkinin ihtiyaçlarını anlamak ve zamanında müdahalede bulunmak, sağlıklı büyüme ve yüksek kaliteli ürünler için kritik öneme sahiptir. Fasulyenin farklı çeşitlerinin (sırık ve bodur) kendine özgü gereksinimleri olduğunu unutmamak, yetiştiricilik planını buna göre şekillendirmeyi zorunlu kılar.

Fasulye, besin açısından zengin, iyi drene edilmiş toprakları tercih eder. İdeal toprak pH değeri genellikle 6.0 ile 7.0 arasında, yani hafif asidik ila nötr aralıktadır. Toprak hazırlığı, ekimden birkaç hafta önce başlamalıdır. Bu süreç, toprağın derinlemesine sürülmesi veya bellenmesi, yabancı otların ve taşların temizlenmesiyle başlar. Toprağın havalandırılması, köklerin daha rahat gelişmesini ve suyun daha iyi nüfuz etmesini sağlar. Organik maddece zengin bir toprak, fasulyenin ihtiyaç duyduğu besinleri doğal yollarla karşılamasına yardımcı olur.

Toprak yapısını iyileştirmek için kompost veya iyi yanmış çiftlik gübresi eklemek son derece faydalıdır. Bu organik materyaller, toprağın su tutma kapasitesini artırırken aynı zamanda mikroorganizma faaliyetini teşvik eder. Toprak analizi yaptırmak, mevcut besin düzeylerini öğrenmek ve eksik elementleri belirlemek için en doğru yaklaşımdır. Analiz sonuçlarına göre, özellikle fosfor ve potasyum açısından zengin gübreler ekim öncesinde toprağa karıştırılabilir. Azot bağlama yeteneği sayesinde fasulye, aşırı azotlu gübrelemeye ihtiyaç duymaz, bu nedenle dengeli bir besin programı oluşturmak önemlidir.

Çeşit seçimi, yetiştiricilik amacına ve iklim koşullarına bağlı olarak yapılmalıdır. Sırık fasulyeler, dikey alanda verimli bir üretim sağlarken, bodur fasulyeler daha az destek gerektirir ve genellikle daha erken hasat edilir. Bölgenin iklimine ve hastalık direncine uygun çeşitleri tercih etmek, sezon boyunca karşılaşılacak sorunları en aza indirir. Taze tüketim, kurutma veya konserve yapma gibi farklı kullanım amaçları için geliştirilmiş özel çeşitler bulunmaktadır. Tohumları güvenilir bir kaynaktan temin etmek, sağlıklı ve güçlü fideler elde etmenin ilk adımıdır.

Toprak hazırlığının son aşamasında, ekim yataklarının veya sıralarının düzgün bir şekilde oluşturulması gerekir. Bu, sulama ve bakım işlemlerini kolaylaştırır. Toprağın yüzeyinin tırmıkla düzeltilmesi, tohumların eşit derinliğe ekilmesine olanak tanır. Toprak sıcaklığının en az 15°C’ye ulaşması, çimlenmenin başarılı olması için önemlidir. Soğuk ve nemli toprağa ekilen tohumlar çürüyebilir veya çimlenme oranı ciddi şekilde düşebilir. Bu nedenle, son don tehlikesi geçtikten sonra ekim yapmak en güvenli yoldur.

Büyüme mevsimi boyunca bakım

Fasulye bitkileri çimlendikten ve ilk gerçek yapraklarını oluşturduktan sonra düzenli bakım gerektirir. Bu dönemin en önemli görevlerinden biri seyreltmedir. Fideler çok sık büyüdüyse, en güçlü olanları bırakıp diğerlerini çıkarmak gerekir. Bu işlem, bitkiler arasında yeterli hava sirkülasyonu sağlayarak mantar hastalıkları riskini azaltır ve her bitkinin yeterli ışık, su ve besin almasını garanti eder. Bodur fasulyeler için bitkiler arasında yaklaşık 10-15 cm, sırık fasulyeler için ise 15-20 cm mesafe bırakılması idealdir.

Sulama, fasulye bakımının kritik bir parçasıdır. Bitkiler, özellikle çiçeklenme ve bakla oluşturma dönemlerinde tutarlı neme ihtiyaç duyar. Toprağın üst katmanının kurumasına izin vermeden, düzenli ve derinlemesine sulama yapılmalıdır. Damla sulama sistemleri, suyu doğrudan kök bölgesine vererek su israfını önler ve yaprakların kuru kalmasını sağlayarak hastalık riskini azaltır. Sabah erken saatlerde yapılan sulama, suyun gün boyunca buharlaşmasını en aza indirir ve bitkinin suyu en verimli şekilde kullanmasına olanak tanır.

Yabancı ot kontrolü, fasulye bitkilerinin besin, su ve ışık için rekabet etmesini önlemek adına hayati önem taşır. Yabancı otlar, zararlılar ve hastalıklar için de bir barınak görevi görebilir. Bitkiler gençken yabancı otları elle temizlemek veya dikkatlice çapa yapmak en etkili yöntemdir. Bu işlem sırasında fasulye köklerine zarar vermemeye özen gösterilmelidir, çünkü fasulye kökleri oldukça yüzeyseldir. Malçlama, hem yabancı otların büyümesini baskılamak hem de toprak nemini korumak için mükemmel bir yöntemdir.

Bitki sağlığını düzenli olarak gözlemlemek, olası sorunları erken teşhis etmek için önemlidir. Yapraklarda renk değişimi, lekelenmeler, delikler veya bitki gelişiminde genel bir yavaşlama gibi belirtiler, besin eksikliği, hastalık veya zararlı varlığına işaret edebilir. Sorunu doğru bir şekilde teşhis etmek, uygun müdahale yöntemini seçmek için gereklidir. Gerekirse, organik veya kimyasal mücadele yöntemlerine başvurulabilir, ancak entegre zararlı yönetimi ilkelerini benimsemek her zaman en sürdürülebilir yaklaşımdır.

Destek sistemleri ve sırık fasulyeler

Sırık fasulyeler, adından da anlaşılacağı gibi, tırmanmak için bir desteğe ihtiyaç duyan sarılıcı bitkilerdir. Bu destek sistemleri, bitkinin sağlıklı büyümesi, hava alması ve verimli bir şekilde ürün vermesi için zorunludur. Destek sağlanmadığında, bitkiler yerde sürünerek büyür, bu da meyvelerin çürümesine, hastalıkların artmasına ve hasadın zorlaşmasına neden olur. Destek sistemleri, bitkiler henüz küçükken, genellikle ekim sırasında veya hemen sonrasında kurulmalıdır. Bitkiler büyüdükten sonra destek kurmaya çalışmak, köklere ve gövdelere zarar verme riskini artırır.

En yaygın destek sistemlerinden biri sırık veya kazıklardır. Her bir fasulye fidesinin yanına yaklaşık 2-2.5 metre uzunluğunda bir sırık dikilir. Bitki büyüdükçe, gövdesi nazikçe sırığa sarılır ve tırmanması teşvik edilir. Diğer bir popüler yöntem ise “çadır” veya “üçgen” sistemidir. Bu yöntemde, üç veya dört sırık bir araya getirilerek tepelerinden bağlanır ve bir çadır iskeleti oluşturulur. Bu yapı, rüzgara karşı daha dayanıklıdır ve bitkilere tırmanmaları için geniş bir yüzey sunar.

Ağ veya tel örgü sistemleri de etkili bir alternatiftir. İki sağlam direk arasına gerilen bir ağ, fasulye bitkilerinin sarmaşıklarıyla kolayca tutunabileceği geniş bir destek alanı yaratır. Bu yöntem, özellikle geniş alanlarda üretim yapanlar için pratik olabilir ve hasadı oldukça kolaylaştırır. Destek ne olursa olsun, malzemenin bitkinin ağırlığını taşıyabilecek kadar sağlam olduğundan emin olmak önemlidir. Bitkiler bakla dolgunlaştıkça önemli ölçüde ağırlaşabilir.

Destek sistemleri sadece bitkiyi ayakta tutmakla kalmaz, aynı zamanda birçok başka fayda da sağlar. Dikey büyüme, bitkilerin daha iyi hava almasını sağlayarak mantar hastalıklarının (örneğin pas ve mildiyö) yayılma riskini azaltır. Ayrıca, yapraklar güneş ışığından daha verimli bir şekilde faydalanır, bu da fotosentezi ve dolayısıyla verimi artırır. Hasat işlemi de yerden yükselen bitkilerde çok daha kolay ve temiz bir şekilde gerçekleştirilebilir.

Yabancı ot kontrolü ve malçlama

Yabancı otlar, fasulye bitkileri için ciddi birer rakiptir ve kontrol altına alınmadıklarında verimi önemli ölçüde düşürebilirler. Bu istenmeyen bitkiler, fasulyenin ihtiyaç duyduğu su, güneş ışığı ve temel besin maddeleri için rekabete girer. Özellikle bitkilerin genç ve hassas olduğu erken gelişim dönemlerinde bu rekabet çok daha zararlıdır. Yabancı ot kontrolü, bu nedenle, fasulye yetiştiriciliğinin en başından itibaren düzenli olarak uygulanması gereken bir bakım işlemidir.

Yabancı otlarla mücadelede en temel yöntemlerden biri mekanik kontroldür. Bu, elle yolma veya çapa makinesi kullanımı gibi fiziksel yöntemleri içerir. Bitkiler henüz küçükken sıralar arasını ve bitki diplerini dikkatlice çapalamak, yeni çıkan yabancı otları yok eder ve toprağın havalanmasını sağlar. Ancak, fasulyenin yüzeysel kök sistemine zarar vermemek için çapalama işleminin sığ yapılmasına büyük özen gösterilmelidir. Düzenli olarak yapılan bu işlem, yabancı otların tohum bağlamasını ve daha fazla yayılmasını da engeller.

Malçlama, yabancı ot kontrolünde son derece etkili ve faydalı bir kültürel yöntemdir. Bitkilerin etrafına ve sıra aralarına organik veya inorganik bir malzeme tabakası sermek olarak tanımlanabilir. Saman, kuru yapraklar, biçilmiş çim veya ağaç kabuğu gibi organik malçlar, toprağa yayıldığında güneş ışığının toprağa ulaşmasını engelleyerek birçok yabancı ot tohumunun çimlenmesini önler. Ayrıca, organik malçlar zamanla ayrışarak toprağın yapısını iyileştirir ve besin içeriğini artırır.

Malçlamanın faydaları yabancı ot kontrolü ile sınırlı değildir. Malç tabakası, toprağın nemini koruyarak sulama ihtiyacını azaltır ve toprak sıcaklığını düzenler. Yazın toprağın aşırı ısınmasını, serin havalarda ise hızla soğumasını engeller. Bu, köklerin daha sağlıklı bir ortamda gelişmesine yardımcı olur. Ayrıca, malç, şiddetli yağmurların neden olduğu toprak sıçramasını önleyerek, topraktan kaynaklanan hastalıkların yapraklara bulaşma riskini de azaltır.

Hasat zamanlaması ve teknikleri

Fasulyenin hasat zamanı, çeşidine ve yetiştirilme amacına göre değişiklik gösterir. Taze tüketim için yetiştirilen yeşil fasulyeler (taze fasulye), baklalar henüz genç ve körpeyken toplanmalıdır. İdeal hasat büyüklüğüne ulaştıklarında baklalar sert, dolgun ve parlak yeşil renkte olur. Baklayı ikiye katladığınızda kolayca “çıt” diye kırılması, körpe olduğunun en iyi göstergesidir. Eğer bakla bükülüyor ve kırılmıyorsa, kartlaşmaya başlamış demektir. Tohumların bakla içinde belirginleşmeye başlaması da hasat zamanının geldiğine işarettir.

Hasat işleminin düzenli olarak yapılması, bitkinin yeni çiçekler açmasını ve sürekli olarak ürün vermesini teşvik eder. Eğer baklaların bitki üzerinde olgunlaşmasına ve tohum oluşturmasına izin verilirse, bitki enerjisini yeni bakla üretmek yerine tohumları beslemeye yönlendirir ve verim düşer. Bu nedenle, özellikle sırık fasulyelerde, her iki veya üç günde bir hasat yapmak gerekebilir. Hasat sırasında bitkiye zarar vermemek için dikkatli olunmalıdır. Baklaları çekiştirmek yerine, bir elinizle bitkinin sapını tutarken diğer elinizle baklayı sapından koparmak veya bir makas ya da bıçak kullanmak en doğru yöntemdir.

Kuru fasulye hasadı ise tamamen farklı bir zamanlama gerektirir. Kuru fasulye elde etmek için, baklaların bitki üzerinde tamamen kurumasına izin verilir. Yapraklar sararıp döküldüğünde ve baklalar kahverengiye dönüp içindeki tohumlar sallandığında ses çıkardığında hasat zamanı gelmiş demektir. Hasat genellikle sabah erken saatlerde, baklaların nemli ve daha az kırılgan olduğu bir zamanda yapılır. Bu, hasat sırasında baklaların çatlayıp tohumların dökülmesini önler.

Kuru fasulye hasadında, bitkiler köklerinden sökülür veya toprağa yakın bir seviyeden kesilir. Daha sonra bu bitkiler demetler halinde, kuru, havadar ve güneşli bir yerde birkaç hafta daha kurumaya bırakılır. Kurutma işlemi tamamlandığında, tohumları baklalardan ayırmak için harmanlama yapılır. Bu işlem, kurumuş bitkileri bir örtü üzerine yayarak üzerlerine bir sopa ile vurarak veya bitkileri bir çuvalın içine koyup döverek gerçekleştirilebilir. Ayıklanan tohumlar daha sonra rüzgarda savrularak veya bir elek yardımıyla kabuk ve diğer kalıntılardan temizlenir.

Hasat sonrası işlemler ve depolama

Taze fasulyenin hasat sonrası ömrü oldukça kısadır ve kalitesini korumak için doğru işlemlerin yapılması gerekir. Hasat edildikten sonra fasulyeler mümkün olan en kısa sürede serin bir ortama alınmalıdır. Tarlada veya bahçede güneş altında uzun süre bekletmek, su kaybına ve pörsümeye neden olur. Taze fasulyeler genellikle buzdolabında, delikli bir plastik torba içinde saklanmalıdır. Bu şekilde saklandığında, tazeliklerini yaklaşık bir hafta boyunca koruyabilirler. Yıkama işlemi, depolamadan hemen önce değil, tüketilmeden hemen önce yapılmalıdır, çünkü ıslaklık çürümeyi hızlandırabilir.

Taze fasulyenin daha uzun süre saklanması için en yaygın yöntemler dondurma ve konserve yapmaktır. Dondurma işleminden önce, fasulyelerin şok haşlama (blanching) işleminden geçirilmesi önerilir. Bu işlem, fasulyeleri birkaç dakika kaynar suya atıp ardından hemen buzlu suya çıkararak yapılır. Şok haşlama, renk, doku ve besin değerini bozan enzimleri etkisiz hale getirir. İşlemden sonra kurutulan fasulyeler, dondurucu poşetlerine konularak derin dondurucuda aylarca saklanabilir.

Kuru fasulye, doğru koşullarda depolandığında besin değerini ve çimlenme yeteneğini yıllarca koruyabilir. Harmanlama ve temizleme işlemlerinden sonra, tohumların tamamen kuru olduğundan emin olmak kritik öneme sahiptir. Nemli kalan tohumlar küflenmeye ve bozulmaya yatkındır. Depolamadan önce tohumların nem oranının %12’nin altında olması hedeflenir. Bunu test etmek için bir tohumu çekiçle vurduğunuzda kırılıp parçalanıyorsa yeterince kuru demektir; eğer sadece eziliyorsa daha fazla kuruması gerekir.

Kuru fasulyeler, serin, kuru ve karanlık bir yerde, hava geçirmez kaplarda saklanmalıdır. Cam kavanozlar, metal kutular veya gıdaya uygun plastik kaplar bu iş için idealdir. Hava geçirmez kaplar, fasulyeleri nemden ve böceklerden korur. Fasulye böceği gibi depolama zararlılarının üremesini önlemek için, tohumları depolamadan önce birkaç gün dondurucuda bekletmek veya kapların içine birkaç adet defne yaprağı koymak gibi yöntemler kullanılabilir. Doğru depolama ile kuru fasulyeler bir sonraki yılın ekimi için tohumluk olarak da güvenle kullanılabilir.

Bunları da beğenebilirsin